Buradasınız :  Tasavvuf Klasiklerinden
Kategori:
Tasavvuf Klasiklerinden
8899 kez Okunmuş

Mürşidde Hangi Özellikler Bulunmalı?

Ömer Ziyâuddîn Gümüşhânevî (k.s.) hazretlerine sorulur: İnsanları irşada yetkili mürşid ve şeyhlerde bulunması gereken bir takım şartlar var mıdır? Varsa bu vasıf ve alâmetler nelerdir?

 
“Elbette vardır. İstikâmet, nasihat, şefkat, merhamet gibi ahlâkî güzelliklere sahip olmak. Kötü, çirkin ve yasak olan hal ve davranışlardan uzak bulunmaktır”, der ve devam eder:
 
“İrşâdı sahih olan bir mürşidde aranan vasıfları şöyle sıralayabiliriz:
 
1. Şeriat-ı mutahharanın gereklerini tam bir istikâmet içinde, kıl payı kadar sağa sola sapmaksızın, İlâhî emir ve yasaklardan bir an bile yüz çevirmeden eksiksiz icra ve ifâ etmek.
 
2. İnsanları şer-i şerîfe uymaya, İslam’ın hayat veren prensiplerini yaşamaya, Allah-u Teâlâ’yı her hâlükârda kalb huzuru ile zikretmeye yöneltmek.
 
3. İnsanlara durumlarına ve düşünce seviyelerine göre, imkânların elverdiği ölçüde nasihat etmek, onlara takva ve istikâmet yolunu göstermek, çirkin ve yasak olan davranışlardan uzaklaştırmaya çalışmak.
 
4. Bütün mahlûkata şefkat ve merhamet nazarı ile bakmak. Küçüklere sevgi, şefkat ve merhamet, büyüklere hürmet ve saygı göstermek.
 
5. Müridlerin ihtiyacını giderecek ve gönüllerindeki tereddüt ve şüpheleri silecek kadar fıkıh, akâid v.b. konularda âlim olmak. Zira bu tür duygu ve düşünceler başlangıçta müridin iç dünyasında arız olur, onun gönül huzurunu allak-bullak ederek ibadetten zevk almasını engelleyebilir.
 
6. Müridlerin muttali olduğu sır ve kusurlarını gizlemeli, ikaz için zaman ve zeminini beklemelidir.
 
7. Müridlerinin kalblerinin kemâl ve edeblerini, nefsin tehlike ve tuzakları ile hastalıklarını, eğer keşf ehli ise keşfen, aksi halde hâl, tavır ve davranışlarından çıkararak hâlen bilmeli, irşad ve nasihatını onun bu ihtiyaçlarına göre yapmalıdır.
 
8. Bütün hareketlerinde ifrat ve tefritten uzak durmalı, orta hal ve i’tidâli muhafaza etmelidir.
 
9. Mutmain ve müstağni bir nefse sahip, ahlâkın en güzeline mâlik olmalıdır. İrşâd arzusu ile gelen bir müridini asık çehre ile karşılamamalı ve asla ona kızmamalıdır. Hak rızası için olursa kızıp darılabilir. Müridlerine karşı celâli cemâline, kahrı lütfuna karışık bir tavır takınıp, yerine göre her ikisini de gösterebilmelidir. Netice olarak: ‘Emrolunduğu gibi dosdoğru olmak ve istikâmet üzere bulunmak’ bu vasıfların hepsini ihtiva edebilir.”[1]
 
 

____________________________________________


[1] Gümüşhânevî, Tasavvuf ve Tarikatlarla İlgili Fetvalar, 45-46



1 Kişi Beğendi

Bu Yazılarda Dikkatinizi Çekebilir