Buradasınız :  Makaleler/ Gizli Zikir Nedir?
Kategori:
Makaleler
1953 kez Okunmuş

Gizli Zikir Nedir?

Zikir, kulun Cenab-ı Hak ile ünsiyet bulmak hususunda en büyük yardımcısıdır. Bu sebeple bütün tarikatlar, bütün tasavvuf büyükleri zikir üzerinde önemle durur.

 
Zikirde esas olan gizliliktir. Çünkü zikredilen zat Allah Teala’dır. O, kula şah damarından daha yakındır.
 
Bir yolculuk esnasında Ashab-ı Kiram’ın yüksek sesle tekbir getirdiğini işiten Rasulullah Efendimiz (s.a.v), onları şu şekilde uyarmıştır: “Böyle sesinizi yükseltip kendinizi yormayın. Siz kulağı sağır veya uzaktaki birisini çağırmıyorsunuz. Sizler, gizli açık her şeyinizi işiten, size çok yakın olan ve hep sizinle beraber bulanan Allah’ı zikrediyorsunuz.”[1]
 
Cenab-ı Hak kulun kalbine nazar etmekte ve onun içinden geçen düşünceleri bilmektedir. Bu durumda sesi yükseltip O’na bir şey duyurmaya gerek yoktur.
 
Gizli zikir iki şekilde olur: Birincisi sadece kalple yapılır. İkincisi kalp ve dille yapılır. Ancak dilin katıldığı zikirde ses yükseltilmez, sadece kendi duyacağı kadar söylenir. Gizli zikir Rasulullah Efendimiz (s.a.v) tarafından en hayırlı zikir olarak tanıtılmıştır.[2]
 
“Kulum beni gizlice içinden zikrederse, ben de onu zatımda zikrederim.”[3]
 
Kudsi hadisi de, gizli zikrin ilahi huzurda ayrı bir değeri bulunduğunu gösteriyor. Gizli zikir ilk safhada sadece kalp ile yapılmaktadır. Zikir için Allah lafzı tercih edilmiştir. Dil damağa yapışık halde tutulur. Kalp ile ‘Allah... Allah...’ denir. Allah lafzı, Âlemlerin Rabbi Yüce Yaratıcımızın özel ismidir. Diğer bütün ilahi isimleri içinde toplamaktadır. Bu isimle zikredildiği zaman bütün ilahi isimlerin tecellisine ulaşılmış olur. Bu zikir kalp, ruh, sır, hafi, ahfa ve nefs latifeleri üzerinde yapılır. Zikrin tesiri tüm vücuda yerleştiği zaman, zikirlerin en faziletlisi olan “La ilahe İllallah” zikrine geçilir. Ancak bu zikir, kalp ve dil ile birlikte çekilmektedir.  Böylece bütün vücut zikre katılmış olur.
 

Mevlana Halid Bağdadi (k.s), gizli zikrin ve virdlere devam etmenin, kalp hastalıkları için en tesirli ilaç olduğuna dikkat çeker. Bunun büyük veliler ve keşif sahipleri tarafından tecrübe edilmiş bir gerçek olduğunu belirtir.[1]

 

 

 

 

_____________


[1]Buhari, Deâvât, 50; Müslim, Zikir, 44, 45; Ebû Davud, Salat, 361
[2]Ahmed, Müsned, 1/172; Ebu Ya’la, Müsned, 2/82; İbn Hibban, el-İhsan, no. 809.
[3]Buhari, Tevhid, 15; Müslim, Zikir, 19, 21
[4]Mevlana Halid, Mektubat, 82. Mektup.
 
 
 

_______________

Prof. Dr. Dilaver Selvi, Kaynaklarıyla Tasavvuf


Bu Yazılarda Dikkatinizi Çekebilir